Sosyal Medya

Makale

‘Operasyon tamam’ mı abi?

Nasıl yani?

Bir akÅŸamüzeri biri medya grup baÅŸkanı, ikisi genel yayın yönetmeni üç ismin görevine son verilecek, biz de buna en azından ‘operasyon’ demeyeceÄŸiz.

Bu da yetmeyecek. Aynı akÅŸam birileri bize ihtiraslarını ‘bilgi’ diye yutturmaya çalışıp ‘sırada Yeni Åžafak ve Ä°brahim Karagül operasyonu var’ diyecek. Biz de buna en azından ‘az serin gel be abi’ demeyeceÄŸiz. Tel dolapta peynir olacaktı dünden kalma. Yer misiniz?

Hayır. Saf deÄŸilim. Gazeteleri patronların yönettiÄŸi bir düzenekte yaÅŸadığımızı, gazetecilerin gazetelerindeki varlıklarının patronun iki dudağı arasında olduÄŸunu, çünkü sadece ülkemizde deÄŸil tüm dünyada iÅŸlerin böyle yürüdüÄŸünü biliyorum.

Fakat ÅŸunu da biliyorum: Mustafa KaraalioÄŸlu, Mehmet Ocaktan ve Yusuf Ziya Cömert isimlerinin iÅŸlerinden el çektiriliÅŸ biçimlerinin -onlara iÅŸlerinden el çektiren patronun niyeti ne olursa olsun- bir operasyon olarak göründüÄŸü ve algılandığı aÅŸikâr.

Niçin böyledir bu? Bunu biraz konuÅŸalım.

Öncelikle, üç önemli ismin fiÅŸini aynı anda çekiyorsunuz. Bu aynı andalık, ‘burada iÅŸler yolunda gitmiyor, mutlaka bir hal çaresi bulmak gerek’ diye düÅŸünen ve baÅŸka çaresi kalmamış bir patronun kararı olsa bile son tahlilde son derece kekre bir tat bırakır ağızda. Kiremit üreten bir fabrikada bile yapsanız bunu, böyledir. Hele ki medya gibi son derece netameli bir sektörde yapıyorsanız bunu, iyice artar ağızdaki burukluk. Hele ki yapıp ettikleriyle ‘inandığı davanın davacısı’ konumunda insanlara yapıyorsanız bunu, o tat buruktan acıya doÄŸru ilerler. Mideniz ekÅŸir, afiyetiniz kaçar.

Saniyen, ÅŸuna da hep beraber dikkat edelim lütfen. Son birkaç aydır ‘izi timi belirsiz’ bazı sosyal medya hesaplarını kullanarak nezdimizde itibarları yüksek insanları ‘itibarsızlaÅŸtırmaya’ çabalayan, bin türlü ipe sapa gelmez komplo teorisiyle insanların haysiyetleriyle oynamaya çalışan birilerini ibretle izliyoruz deÄŸil mi? Güya ‘derdimiz vallahi paralelle mücadele’ diyerek yola çıkan, bu kritik konudan takipçi devÅŸiren bu nevi hesaplar son günlerde ellerindeki tüfekle rastgele saÄŸa sola ateÅŸ açan acemi tetikçilere dönüÅŸtüler. Demezler mi adama: ‘Birader, tamam sıkıyorsun sıkmasına da, o ateÅŸ ettiÄŸin adam senin yoldaşın.’

Eh, demiyorlarmış demek. Ya da zaten ÅŸöyle: O ateÅŸi açan hödükler, zaten ateÅŸ ettikleri insanları hiç yoldaÅŸları olarak görmemiÅŸler.  

Adı sanı bilinmeyen, ‘sanallığın arsız iÅŸtihasıyla’ her türlü tezviratı yapan bu sosyal medya hesaplarına dün de güvenmiyordum, bugün de güvenmiyorum, bundan sonra da güvenmeye hiç mi hiç niyetim yok.

Bir baÅŸka ve çok önemli mesele daha var. O da ÅŸudur. Üçünü de tanıdığım, bildiÄŸim kadarıyla Yusuf Ziya Cömert, Mehmet Ocaktan ve Mustafa KaraalioÄŸlu ‘bugün ve burada elde ettikleri için’ oldukları yerde deÄŸillerdir. Üçü de, meselenin aslında ne olduÄŸunu bilen, davacısı oldukları davayı ‘çekirdekten’ sahiplenmiÅŸ isimlerdir. Hatalarıyla sevaplarıyla, eksikleriyle fazlalarıyla bu üç isim de ‘mahallemizin’ abileridir. Ve mahallerimizin abilerine reva görülen bu ‘operasyon’, asla hak etmedikleri bir biçimde gerçekleÅŸtirilmiÅŸtir.

Dün tweetini attım. Bazıları bu operasyonun arkasında CumhurbaÅŸkanlığı danışmanlarından YiÄŸit Bulut’un olduÄŸunu iddia ediyor. Ä°htimal vermem, veremem. Çünkü YiÄŸit Bulut’un gücü mahallemizin abilerine yetmeye baÅŸladıysa bizim dükkânı kapatıp gitmemiz iktiza eder. Oysa bizim ne bir baÅŸka mahallemiz ne de açabilecek baÅŸka bir dükkânımız var. (Buradaki ‘dükkân açma’ kalıbının bir deyim olduÄŸunu görmezden gelip ‘dükkân’ kelimesini baÅŸka yerlere çekmeye heveslenenler: Kalıpsızsınız ve hep öyle kalacaksınız.) 

Gerçi benimki de laf. Belki de tüm bu olup bitenlerin altında tam da bu vardır: Birileri bizim bir yere gitmeyecek olmayışımıza fazla güveniyordur belki de. DoÄŸru, biz bir yere gitmeyiz, ama mahallemize pislemeyi itiyat haline getirmiÅŸ birilerini mahallemizden dehleyecek gücü de her dem kendimizde buluruz evelallah... 

Ne diyordu Friedrich Dürrenmatt: ‘Dayının, Yeni Åžafak 20 yıldır senin geçmiÅŸte sövüp saydığın insanların hikâyesini muhafaza etmek için var. Dolayısıyla, bu hikâye sana acık zor gelir. Adres verirsen sana Kerime Nadir hikâyeleri göndertelim. Oradan baÅŸla iÅŸe.’ 

YENÄ°ÅžAFAK

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.